Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Şimdi muhtelif garazkâr çok cereyanlar perde altında kendilerine tarafdar bulmak ve muarızlarını çürütmek için her çeşit desiseleri istimal ettiklerinden, Nur dairesindeki kardeşlerimize bir hakikatı beyan etmek lâzım geliyor. Tâ ki kudsî hizmet-i Nuriye ve imaniyeye bir zarar gelmesin.
Birincisi: Risale-i Nur’a girenin birinci vazifesi, tam sadakat ve tam sebat etmektir. Yoksa hem kendine zarar, hem binler hakikî mü’minler olan Nurculara yardım lâzım gelirken fütur verir.
İkincisi: Yirmibirinci Lem’a-yı İhlas’ta isbat ve tafsil edildiği gibi; Nur şakirdleri birbirlerini tenkid etmemek ve itiraz etmemek, kusuru varsa da lütufkâr bir tarzda hatıra getirmek ve mümkün olduğu kadar birbirine tam tesanüd ve ittifak ve kusura bakmamak.. değil evhamla, şübhelerle ittiham etmek, belki gözü ile de kabahatını görse ve kendine karşı da adavetini bulsa, yine onun aleyhine itiraz etmemek, yalnız bir nev’ meşveretle birbirini kusurdan muhafazaya çalışmak gerektir. Yoksa perde altında fırsat bekleyen münafıklar ve siyasî dinsizler ve bid’akâr cereyanlar az bir gevşeklik mabeyninizde bulsa, parmaklarını sokabilirler.
Sizin tesanüdünüzü kırıp, ehemmiyetli zarar verebilirler. Çünki en büyük kuvvetimiz tesanüd ve sebat ve sadakattır. Bu âhirde Alevîlik ve Vehhabîlik cereyanları da birbiriyle çarpıştırılmış.
Elhasıl: Nurcu bir şakird, iki vazife-i içtimaîsi var:
Birincisi: İhlas. Hiçbir dünyevî menfaatı hizmetinde niyet etmemek. İstemeden menfaat gelse, Allah’a şükreder. Hem sadakat ve tam sebat etmek gerektir.
İkincisi: Tam tesanüd ve kardeşlerini tenkid etmemek, kuvve-i maneviyelerini kırmamak ve hiçbir vecihle rekabet etmemek ve kusuru varsa örtmektir.
Said Nursî
* * *
Haşiye: El Yazma Emirdağ Lahikasından