“Aziz kardeşlerim!
Ecnebi parmağıyla idare edilen zındıka komiteleri, İslâmiyeti imha için, İslâm memleketlerinde, bilhassa Türkiye’de, öyle
desiselerle entrikalar çevirmişler,
haince dolaplar döndürmüşler,
hunharane ve vahşiyane zulümler irtikâb ve şeytanî ve menfur plânlar tatbik etmişler ve
iğfalatta bulunmuşlar;
iblisane, sinsî metodlar takib etmişler ve
kardeşi kardeşle çarpıştırmışlar ve
öyle aldatıcı yalan ve propagandalar ve
yaygaralar yapmışlar,
fitne ve fesad ve tefrika tohumları saçmışlardır ki;
bunlar İslâm’ın bünyesinde derin rahneler açmış ve büyük tahribatlar yapmıştır.
Fakat o musibetler, Cenab-ı Hakk’ın imdadı ile, tahrik ve istihdam olunan Bediüzzaman Said Nursî gibi, ihlas-ı tâmmı kazanmış olan bir zât vasıtasıyla, rahmet-i İlahî ile mededres ve şifaresan ve cihanpesend ve cihanşümul bir mahiyeti haiz Risale-i Nur eserlerinin meydana gelmesine sebeb olmuştur.
Ve aynı zamanda, Müslümanları uyandırmış; onları halâs, kurtuluş çarelerini aramağa sevk etmiştir. Ebedî âhiret hayatlarını kurtarmak için, hakikî iman derslerini almak ve Allah’a iltica ve emirlerine itaat etmek ihtiyacını şiddetle hissettirmiş ve bu husustaki gaflet ve kusuratı; o musibetlerin ihtar ettiğini idrak ettirmiştir. Zâten insanların, mü’minlerin başına gelen bela ve musibetlerin hikmeti budur.
Evet o ecnebilerin, canavarlar gibi yaptıkları muamele ve zulümler, İslâm dünyasında, hürriyet ve istiklal ve ittihad-ı İslâm cereyanını da hızlandırmıştır. Nihayet, müstakil İslâm devletlerinin teşkilini intac etmiştir.
İnşâallahü Teâlâ, Cemahir-i Müttefika-i İslâmiye de meydana gelecek ve İslâmiyet, dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır. Rahmet-i İlahîden kuvvetle ümid ve niyaz ediyoruz.
(Envar Neşriyat, Konferans sh: 53)