TUZAKLARI BOZALIM DERKEN TUZAĞA DÜŞMEK
İttihad Araştırma Heyeti
Bir gazete orta sayfa ekinde “22 Temmuzda Tuzakları Bozalım” broşürü neşretmiş. Maksatları da güya tuzakları bozmak. Hiçbir akla mantığa dayanmayan, Kur’an ve Vatan menfaatine olmayan, bakıldığı zaman tamamen particilik taraftarlığını ihsas eden bu broşürün, neye hizmet ettiğini anlamak mümkün değil.
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin 1950-1960 arasında iktidar olan Demokrat Partiyi desteklemesinden yola çıkarak bugün de o partinin devamı olduğunu iddia edilen bir parti, sadece o parti yegane desteklenmesi gereken Parti olduğunu iddia etmeleri meselenin özünü teşkil etmektedir.
Halbuki mesele hiç de onların anladığı gibi değildir. Çünkü o gazete çevresinde toplanan arkadaşlarımız hep siyasi zaviyeden baktıkları için öyle görüyorlar. Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin gerek hayattaki hizmetkarları, gerek müdakkik, alim ve Risale-i Nur’u inceden inceye tedkik eden talebelerinin ortak kanaatleri de o Gazete ve çevresi gibi düşünmüyor ve anlamıyorlar. Hakikat-i halde bugün Nur Camiasının yüzde 95’i onlar gibi düşünmüyor denilebilir.
Bediüzzaman Hazretleri Demokrat Partiyi, bilhassa bütün menfiliklerin sorumluluğunu taşıyan ve din aleyhtarlığı müzminleşmiş olan CHP nin iktidara gelmemesi için desteklemiş ve 1957 seçimlerinde de bu desteğini açıktan rey kullanarak ispat etmiştir.
Bu vatan için bir başka tehlike de ırkçılığı esas alan bir parti olan MP tehlikesine dikkat çekmiştir. Hatta “dindar ve dine hürmetkar” dediği Demokratları devirmek için bu iki partinin ittifak edebilecekleri tehlikesine karşı ikazda bulunmuştur.
Üstad Hazretleri bu vatan için tehlike teşkil eden bu iki partinin taraftar toplamak için ellerinde kuvvetli, cazibeli vasıtalar tuttuklarını söyler.
CHP, memuriyeti bir nevi tahakküm ve zorbalık aracına çevirmiş ve bazı memurlara rüşvet olarak bunu vermiştir. Ve hakimiyetini de bu memurlarla sürdürmektedir. Kendinden olmayanlar hükümet olsa, seçimle işbaşına gelseler bile bu üst dereceli memurlar vasıtasıyla adeta iktidar bizdedir demektedirler.
MHP ise menfi ırkçılık damarıyla bilhassa gençler arasında cazibedarlık meydana getirerek nefsani zevk vermektedir.
Üstad Hazretleri bu iki partinin bu cazibesine karşı, Demokratlara der ki:
“Madem hakikat budur, ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan Hakaik-i İslâmiyeyi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz.” (Emirdağ Lahikası-ll sh: 164)
İşte Demokratlardan istenen budur. Yoksa manasız isim ve resim değil.
Şimdi 1960 tan sonra bir bakalım; zaman zaman AP bu manaya hizmet etti ve başta Nur Talebeleri bütün ehl-i iman onları destekledi, sahip çıktı iktidara taşıdı. Hatta CHP zihniyeti onların bu hasenesinden dolayı gerek muhtıra, gerek ihtilal yoluyla iktidardan indirmesine mukabil, bu millet ilk fırsatta onları tekrar iktidara taşıdı. 12 Mart muhtırasından sonra MC hükümetleriyle, 1979 da AP yi tek başına iktidar, 12 Eylül ihtilalinden sonra 1991 de DYP yi tekrar bu millet birinci parti yaptı ve hükümeti kurma görevi verdi.
Fakat işte bu noktadan sonra işin seyri değişti. Çünkü Demokrat misyon denilen parti geçmişine ihanet ederek çizgisini terk etti. Yani Demokrat çizgiden ayrıldı hatta terketti. Dine ve dindarlara sahip çıkmadı.
Hatta bu gazetenin sahibi bizzat kendisi Demokrat misyon dediği o zamanki (1990) DYP başkanına “başörtüsü lehinde bir beyanat ver, millet sizden bunu bekliyor” demesine mukabil, o lider kesinlikle böyle bir beyanata yanaşmadı “benim görüşüm belli” gibi muğlak cümlelerle geçiştirdi.
Sonra 1991 seçimi oldu 12 Eylül ihtilaliyle mağdur olan ve partileri kapatılan ve bütün hakları ellerinden alınan Demokratları, bu millet birinci yaptı ve hükümeti onların kurmasının önü açıldı. Fakat Demokratlığı terkeden bunların bir kısmı, milletin kendilerine verdiği iktidarı, Üstadın “azamüşşer” dediği CHP ile paylaştılar. Böylece onların bir kısmı Demokratlığı terk etti. Hatta bugünkü adalet sistemindeki tarafgirlikler ve iktidarın elini kolunu bağlıyan kararları veren Yargı, o zamanki art niyetli tayinlerin sonuçlarından biridir. CHP iktidara taşıyanlar nasıl Demokrat oluyorlar soruyoruz. Bu hareketlerin, Üstadın ifade ettiği Demokratlıkla alakasını kuramadık.
Meseleye Üstadın gözüyle değil de siyasi zaviyeden bakmaya alışan bazıları bu olanları tevil ettiler ve bahaneler buldular.
Aynı mana ll. Meşrutiyetten sonra oldu da Üstadımız şöyle buyurdular:
“Vehim: Sen Selânik’te İttihad ve Terakki ile ittifak etmiştin, neden ayrıldın?..
İrşâd: Ben ayrılmadım, onların bazıları ayrıldılar. Niyazi Bey, Enver Bey gibi adamlarla şimdi de müttefikim. Lâkin bazılar bizden ayrıldılar. Bataklık yoluna saptılar…
… Ben hamiyetli ve dindar adamlarla daima beraberim. Ben Selânik’te Meydan-ı Hürriyette okuduğum nutuk ile i’lân ettiğim mesleğimi şimdi de onu takib ediyorum.. ki İ’lâ-yı şevket-i İslâmiye ve İ’lâ-yı Kelimetullahın vasıtası olan Meşrûta-i meşru’ayı Şeriat dâiresinde idâmesine çalışıyorum.” (Asar-ı Bediyye sh: 511)
Şimdi bugüne gelirsek, bu pencereden bakarsak Üstadımızın tercih ettiği Demokratlar kimlerdir acaba? İsim ve resim mi? Yoksa dindar, dine ve vatana hizmet etmek için çalışan vatanseverler mi? Bu asrın ehli iman için en önemli hastalıklarından olan tarafgirlik hastalığından sıyrılarak meseleye bakmaya gayret edelim, fıtrat-ı selimelere müdahele etmiyelim.
Bugünkü iktidar, Üstadımızın dindar Demokrat tarifine büyük ölçüde uyuyor. Dini siyasete alet etmiyor. İktidar partisi lideri, seçimlerde Üstadımızın iki tehlike dediği CHP ve MHP ye vuruyor. Onları iktidara getirmemeye uğraşıyor.
Biz Nur Talebelerinin de aynen Üstadımızın 1950-1960 arası Demokratları desteklediği gibi, biz de bugünün Dindar Demokratlarını desteklemek, Kur’an, vatan ve millet menfaati için elzemdir. Bugün “DP” isimli parti ve başkanının İslam aleyhine herhangi bir hareketi görünmemiştir. Elbette o partiyi destekleyen kardeşlerimiz vardır ve olacaktır. Keşke Türkiyenin iki büyük partisinin ikisi de demokrat, dindar ve dine hürmetkarlardan olsalar. Solcu partiler alternatif parti olmasın. Bunun için sağ partiler birbirlerine hücum etmesinler.
Bugünün dindar Demokratlarına hucüm eden bazı kardeşlerimize de deriz ki, iktidar partisini desteklemeseniz bile vurmayın. Kendi particiliğinizin muhabbetiyle hareket edin. Çünki Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri “Nur’un mesleğinde Mü’minlerin muhabbeti esastır” der.
Külliyattan kısaca “Kimler Demokrat” derlemesi:
–Soru: Demokratlar kimlerdir?
–Cevap: Bu sorunun cevabını Risale-i Nur Külliyatından araştıracağız. Bediüzzaman Hazretleri kimlere Demokrat diyor? Ve Demokratlarda aranan vasıflar nelerdir? Burada bilinmesi gereken önemli bir nokta da, Demokratlar tasvib edilmiyor sadece azamüşşerre karşı tercih ediliyor. Malûmdur ehvenüşşer tasvib edilmez tercih edilir.
Siyaset yoluyla hizmet etmek isteyenlerden istenen özellikler :
- Mükemmel bir reis (bulmak). (Emirdağ Lâhikası-l sh: 219)
- Hakaik-i imaniye namına çık(mak). (Emirdağ Lâhikası-l sh: 219)
- Tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile ol(mak). (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 20)
- Din dersleri gibi şeâir-i İslâmiye ile Kur’ân’a hizmet (etmek). (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24)
- Eskilerin Kur’ân zararına tahribatları(nı) tâmir (etmek). (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24)
- İttihad-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yapmak. (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24) Âlem-i İslâmı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak. (Emirdağ Lâhikası-ll sh:208)
- Komünist ve masonluk cereyanına karşı vaziyet alma(k). (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24)
- Nurcuları, hem ulemâyı, hem milleti memnun ve minnettar etmek. (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24)
- Ayasofya’yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir. (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 24)
- (Particilik tarafgirliğine ve ırkçılık tehlikesine karşı) Uhuvvet-i İslâmiyeyi ve esas İslâmiyet milliyetini o kuvvetin temel taşı yap(mak). (Emirdağ Lâhikası sh:172)
- Memuriyet(i) bir hizmetkârlık (olarak görmek). (Emirdağ Lâhikası-ll sh: 163)
- (Müfredatı Risalelerde bulunan) Şark Darülfünununun (Doğu Üniversitesi) tesis edilmesi için gayret göstermek. (Emirdağ Lâhikası sh:185)
- Risale-i Nurların resmen (devlet eliyle) neşrine hizmet etmek. (Emirdağ Lâhikası-ll sh:208)
- Halkçıların iktidara gelmesine mani olmak. …“hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (C.H.P.) iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum.” Said Nursi (Emirdağ Lâhikası-ll sh:206)
Risale-i Nur Külliyatından kısaca derlediğimiz bu maddelerin tamamını yapamasa da yapmasına samimi olarak çalışan siyasi hareket Demokrat olur. Bu özellikleri taşıyan, bu tarife uyan birden fazla Parti varsa, milletimizin ekseriyetinin teveccühüne mazhar olan bu partiye tercihan ehvenüşşer kaidesiyle rey vermek vatan, din ve milletimizin menfaati icabıdır.
Parti derken isim esas değildir. Partiden istenen mezkur vazifelere taraftar olan parti demektir. Şimdi de dine ve dindarlığa taraftarlığı sebebiyle acib hücumlara uğrayan Parti, tercihi gereken parti olduğu meydandadır.