NAZAR ETMEK MESELESİ
Nazar; göz atmak, bakmak, imrenerek bakmak, gözdeğmesi gibi manalarla ifade edilir. Kur’anda nazar değme ile alâkalı görülen bazı âyetler vardır. Ezcümle:
“(68:51) وَ اِنْ يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُو الَيُزْ لِقُونَكَ بِاَبْصَارِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ
O zikri, Allah tarafından öğüt olarak okuduğun Kur’anı işittikleri vakit, az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı. -Onun yüksekliğini öyle hissetmişlerdi ki, kıskançlıklarından az daha isabet-i ayn’a uğratacaklar, aç ve kötü gözlerinin şerriyle ellerinden gelse helâk edeceklerdi.
Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr edenler, isbat edenler olmuş ise de, biz tafsiline lüzum görmeyerek bu kadarla iktifa ediyoruz. Keyfiyeti ne suretle olursa olsun, isabet-i ayn vardır.” (E.T.5305)
Hadis-i şeriflerde de isabet-i ayn ile alâkalı ehadis vardır. Meselâ:
اَلْعَيْنُ حَقٌّ تَسْتَنْزِلُ الْحَالِقَ اَىْ اَلْجَبَلَ “ Göz değmesi vakidir, yüksek bir dağı bile baş aşağı eder.” [1]
Diğer bir rivayette şöyle:
عَنْ عَائِشَةَ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهَا قَالَتْ اَمَرَنِى رَسُولُ اللّٰهِ صعم : اَوْ اَمَرَ اَنْ يُسْتَرْقَى مِنَالْعَيْنِ
Meali: Aişe Radıyallahü Anha’dan rivayete göre Aişe (Hazretleri):
Resulüllah Sallallahu Aleyhi Vesellem göz değmesine okunmasını bana emretti yahut (mutlak olarak) emretti” demiştir.
İzahı: (Bana emretti), yahud (emretti) suretindeki tereddüd raviye aittir. Ravi, Hazret-i Aişe’nin bu iki şekilden hangisini söylediğini kestirememesinden neş’et etmiştir. Müellif Buhari bu hadisi (Rukyet-ül ayn=Göz dokunmasına okunmak) başlığıyla açtığı bir babında rivayet etmiştir. Bu tabir ile murad, göz ağrısına okunmak demek olmayıp isabet-i ayn (göz değmesine) karşı okunmak demektir.
Sahih-i Buhari’nin ilk şârihlerinden ve büyük Türk ve muhaddis ve ediblerinden Hattabî merhum der ki: “Resulüllah’ın nazara ve göz değmesine karşı okunmasını emrettiği (kavari-i Kur’an) adıyla anılan Âyet-ül Kürsî gibi esma ve sıfat-ı İlahiyeyi ve Allah Teala’yı zikri havi âyetlerin nüfûs-u tâhire sahiblerinin diliyle göz değmesine musab olan hastalara okunmasıdır. Bu okunma, ruhanî tedavidir. Evvelki zamanda salih kimselerin okumalarının büyük mevkii vardı. Fakat bu sınıf faziletli insanlar bulunamayacak derecede azalmıştır. Bu cihetle halk, cismanî tedaviye meyletmiştir.” (S.B.M. 12. ci.1932. hadis)
Bediüzzaman Hazretleri, ziyarete gelenlerin yüzüne hayranlıkla bakılmasından rahatsız oldukları, kendisini bu maksatla ziyaret edenler tarafından anlatılmaktadır.
Üstadın nazar hakkında şu ifadesini de görüyoruz:
“Kardeşlerim! Benim kat’i kanaatım geldi ki; nazar, beni şiddetle müteessir ve hasta eder. Çok defa tecrübe ettim. Ben ruh u canla size her vaziyette arkadaş olmak istiyorum, fakat اَلنَّظَرُ يُدْخِلُ الْجَمَلَ الْقِدْرَ وَ الرَّجُلَ الْقَبْرَ [2] meşhur kaide ile nazar beni vurur. Çünki bana bakan, ya şiddetli adavetle veya takdir ile nazar eder. Bu iki nazar dahi bazı insanların bir hasiyet-i isabet sırrıyla bakmasında bulunur. Bunun için, mümkün olsa, mecbur etmezlerse sizin ile beraber mahkemeye her vakit gelmemek niyet ettim.” (Ş.323)