HZ. BEDİÜZZAMAN, DEMOKRAT DEVRESİNE NE NAZARLA BAKIYORDU (1)
Dikkat çekicidir ki Demokratlara ait yazıların çoğu, bu partinin on senelik (1950-1960) devresinde, partinin siyasî istikametine bakan yazılardır. Bu yazıların bir kısmı burada nazara verilecek. Hz. Üstad partiyi İslama doğru çekerken, diğer taraf dahi kemalizme çekiyordu. Böylece iki taraf arasında mübareze vardı. Bunun bazı nümuneleri şöyledir:
“Bu defa birkaç gün zarfında Ahrarların başına geçip milletin mukadderatına sahib çıkması sebebiyle Reis-i Cumhuru ve Heyet-i Vekileyi tebrik ile beraber, bir hakikatı ifşa ediyorum; şöyle ki:
"Bize hücum eden ve mahkemelerde tazib edenler demişler: “Bu Nur talebelerinin dini siyasete âlet etmek ihtimalleri var, belki de ediyorlar.” Biz de o zalimlere karşı müdafaatlarımızdaki binler hüccet ile demişiz ve diyoruz ki:
Biz, dini siyasete âlet değil, belki rıza-yı İlahîden başka hiçbir şeye, hattâ dünyaya ve saltanata âlet etmemek bizim esas mesleğimiz olduğundan, düşmanlarımızca da tahakkuk etmiş ki:
Üç senedir üç çuvaldan ziyade dosyalarımızı garazkârane tedkik ettikleri halde, bizi mahkûm edemiyorlar. Verdikleri keyfî ve vicdanî hükümlerine de bir bahane bulamıyorlar ki, Temyiz o hükmü bozdu.
Evet biz dini siyasete âlet değil, belki vatan ve milletin dehşetli zararına siyaseti mutaassıbane dinsizliğe âlet edenlere karşı; bizim siyasete bakmamıza mecburiyet-i kat’iyye olduğu zaman, vazifemiz siyaseti dine âlet ve dost yapmaktır ki, üçyüz elli milyon kardeşlerin uhuvvetini bu vatandaki kardeşlere kazandırmağa sebeb olsun.
Elhasıl: Bize işkence edenlere, siyaseti asabiyetle dinsizliğe âlet etmelerine mukabil; biz de siyaseti dine âlet ve dost yapmakla bu vatan ve milletin saadetine çalışmışız.
Kardeşlerim; ben bunu böyle münasib gördüm, sizlerin meşveretine havale ediyorum.
Said Nursî. (Emirdağ Lahikası-ll sh: )
Mezkür kısımda, Demokratların İslamiyeti himaye edeceğine bir derece ümidle bakıldığı hissediliyor.
“Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Hem sizin, hem bu memleketin, hem âlem-i İslâm’ın mühim bayramlarının mukaddemesi olan, bu memlekette şeair-i İslâmiyenin yeniden parlamasının bir müjdecisi olan Ezan-ı Muhammedî’nin (A.S.M.) kemal-i ferahla onbinler minarelerde okunmasını tebrik ediyoruz…
Sâniyen: Benim son hayatımı Isparta havalisinde geçirmek büyük bir arzumdur. Ve Nur Efesinin dediği gibi demiştim: “Isparta, taşıyla toprağıyla benim için mübarektir. Hattâ yirmibeş seneden beri beni işkence ile tazib eden eski hükûmete kalben ne vakit hiddet etmişsem, hiçbir zaman Isparta hükûmetine hiddet etmeyip o mübarek vatandaki hükûmetin hatırı için ötekileri de unutuyordum.
Hususan oradaki eski tahribatı tamirata başlayan hakikî vatanperverler olan Demokrat namında hamiyetli Ahrarlar, yani hürriyetperverler, Nur ve Nurcuları takdir etmelerine çok minnetdarım. Onların muvaffakıyetine çok dua ediyorum. İnşâallah o Ahrarlar, istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklar.“ (Emirdağ Lahikası-ll sh: 20)
Bu kısımda da Demokratların nifak cereyanı karşısında müsbet mübareze vesilesiyle, hamiyet-i İslamiyeleri ciddiyet kazanıp istbdad-ı mutlakı ve bid’aları önliyecekleri ümid ediliyor. Çünkü ikinci devrenin vazifesi hakkında şu beyan var:
“Şimdi milletin arzusuyla şeair-i İslâmiyenin serbestiyetine vesile olan Demokratlar, hem mevkilerini muhafaza, hem vatan ve milletini memnun etmek çare-i yegânesi; ittihad-ı İslâm cereyanını kendine nokta-i istinad yapmaktır.” (Emirdağ Lahikası-ll sh: 24)
Hem “Hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) ünvanı ile şeair-i İslâmiyeyi ihya etmektir. Âlem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddî ve manevî tehlikelerden ve gazab-ı İlahîden kurtarmaktır.” (Emirdağ Lahikası-ll sh: 266)
Fakat Demokrat Parti ortaya çıkarken endişelenen nifak cereyanı, partinin reisini kendi taraflarından birisinin başa geçmesini hesapladılar ve sinsî yoldan başa geçmesini de sağladılar.
Evet, bu menfi cereyana hitaben ve D.P. atfen Hz. Üstad diyor:
“…size karşı bir muarız çıkmış. Eğer o muarız mükemmel bir reis bulup hakaik-i imaniye namına çıksa idi, birden sizi mağlub ederdi.” (Emirdağ Lahikası-l sh: 219)
(Devam edecek)
***