DİN DÜŞMANLARI VE PLANLARI
Bu asrın ikinci çeyreğinde başlıyarak, en dehşetli dinsizlik harekatına mukabele eden Bediüzzaman Hazretleri ve talebeleri, üç defa topluca imha için mahkemelere verilmişlerdir. (1935, 1943, 1948) Bu üç mahkeme safahatlarında Üstadın tavrı ve talebelerine tavsiyeleri, daha sonraki nesillere örnek olacak mahiyettedir.
Burada külliyattan alınan bu bahis meselemize ışık tutar mahiyettedir. Bu mahkemelerinden biri olan Denizli mahkemesinde talebelerine şu dersi verir:
“Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.”
Demek zındıka ile mücadelede kararlı olmak ve sağlam durmak, yani olaylar karşısında sarsılmamak mücadelenin ön şartıdır.
“Evet kardeşlerim, saklamağa lüzum yok. O zındıklar, Risale-i Nur’u ve şakirdlerini tarîkata ve bilhassa Nakşî Tarîkatına kıyas edip, o ehl-i tarîkatı mağlub ettikleri plânlar ile bizleri çürütmek ve dağıtmak fikriyle bu hücumu yaptılar.
Evvelâ: Ürkütmek ve korkutmak ve o mesleğin sû’-i istimalatını göstermek.
Ve sâniyen: O mesleğin erkânlarının ve müntesibîninin kusuratlarını teşhir etmek.
Ve sâlisen: Maddiyyun felsefesinin ve medeniyetinin cazibedar sefahet ve uyutucu lezzetli zehirleriyle ifsad etmek ile mabeynlerinde tesanüdü kırmak ve üstadlarını ihanetlerle çürütmek ve mesleklerini fennin, felsefenin bazı düsturlarıyla nazarından sukut ettirmektir ki, Nakşîlere ve ehl-i tarîkata karşı istimal ettikleri aynı silâh ile bizlere hücum ettiler, fakat aldandılar.
Çünki Risale-i Nur’un meslek-i esası; ihlas-ı tam ve terk-i enaniyet ve zahmetlerde rahmeti ve elemlerde bâki lezzetleri hissedip aramak ve fâni ayn-ı lezzet-i sefihanede elîm elemleri göstermek ve imanın bu dünyada dahi hadsiz lezzetlere medar olmasını ve hiçbir felsefenin eli yetişmediği noktaları ve hakikatları ders vermek olduğundan, onların plânlarını inşâallah tam akîm bırakacak ve meslek-i Risale-i Nur ise tarîkatlara kıyas edilmez diye onları susturacak.” (Şualar sh: 302)
Bu bahiste ise; Nur Talebelerinin tarikat ehli kardeşlerimizle farkını nazara veriyor. Ve madde madde hücumlarını çeşitlendiriyor.
Birinci maddede korkutmayı nazara verir; yani siz ne yapsanız izin vermiyeceğiz mesajı verilmeye çalışılıyor.
İkinci olarak da ileri gelen hizmet ehlinin şahsi hataları nazara veriliyor hatta teşhir ediliyor.
Üçüncü olarak da asrın getirdiği zehirlerle zehirlemek ve aralarındaki dayanışmayı kırmak ve hizmetin ustabaşısı hükmündeki Üstadı çürütmek, dini hayatı haşa nazarlardan düşürmektir.
Tarikat ehline bu metodlarla hücum ettiklerini belirtmektedir. Fakat bu asrın vazifedar hizmet cemaati olan Nur Talebelerinin bu metodlarla mağlup edilemeyeceği bildirmektedir.
Risale-i Nur talebelerinin birinci derecede vazifesi olan üstte sayılan özellikler, herkese örnek olmalı; hele zındıka cereyanı ile doğrudan muhatap olan ve geniş dairede hizmet yapan ehl-i iman kardeşlerimiz bu tavsiyeleri ehemmiyetle nazara almaları gerekmektedir. Hele bu ikazlar bugünlerde daha da ehemmiyetlidir.